Kendi başına bir sorumluluk almanın, aile içi karar vermenin ona uygun olmadığı öğretilen kadının, içselleştirdiği şiddeti tanımadaki engelleri şu şekilde olmaktadır; Şiddetin olağanlaştırılması, şiddete kör kalınması, hep yarın yakında duracak beklentisi, ben nasılsa durdurmayı beceremem , çaresizlik yargısı, şiddetin kesik kesik gelmesi ara verilen devrede yok sayılmasıdır
Kadınların şiddete katlanma nedenlerine bakıldığında; aile içi fiziksel şiddet sık sık tekrarlama riski olan bir davranış kalıbıdır. Bir kez fiziksel şiddete uğrayan bir kadının bu davranışla tekrar karşılaşma olasılığı oldukça yüksektir.
Kadın bu gerçeği bilse bile, bu koşullarda yaşamaya devam edebilir. Kadının şiddet gördüğü ortamda yaşama nedenlerinden bazıları şunlardır; Kadının şiddeti sorun olarak algılamaması, dini inançlar, toplumun şiddete yaklaşımı, kurumların kadına karşı yanlı davranışları, sosyal hizmet kaynaklarının yetersizliği, ekonomik bağımlılık, kişilik özellikleridir .
Şiddetin devam etmesi ile birlikte, aile içinde şiddete maruz kalan kadınlar, uygulanan bu şiddet karşısında çözümsüz kalmakta, şiddetten utanmakta, psikolojik ve fiziki olarak ağır bir şekilde yıpranarak, şiddetin izlerini yaşamları boyunca taşımaktadırlar. Aile içi fiziksel şiddete uğradığı için yasal yollara başvurmak isteyen bir kadın hiçbir psikolojik destek bulamadığı ve bilgi kaynaklarına ulaşamadığı için söz konusu başvuruyu gerçekleştirememektedir.
Bazıları ise erkeklerin kendilerini sevdikleri için şiddet uyguladıklarını düşünürler. Ancak çoğu kadın korktuğu için şiddete katlanır. Şiddete uğrayanların çocuk sahibi olması durumunda; babanın çocuk üzerindeki hakları ve çocuğun babasına bağımlılığı nedeni ile ayrılmak güç olmakta ve şiddet devam etmektedir. Şiddete uğrayan kadının eşinden ayrılmak istemesi veya ayrılma girişiminde bulunması şiddet riskini ve ölüm tehdidini artırır .
Saygılarımla
Psk. Dilara Kazancı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder