Şiddet Modası
Ülkemizde, neredeyse her 10 yıl başka bir şiddet türü moda oluyor. Maruz kaldığımız şiddet türü sürekli değişiyor ve buna ek olarak nostaljik olarak adlandırabileceğimiz herhangi bir şiddet türü yeniden gelip gündemin tam ortasına oturabiliyor. Böylece bizler birbiri ardına gelen yeni şiddet dalgalarına maruz kalırken, eskilerinden de tam olarak kurtulamıyoruz. Onlar saman altından kızgınca yürümeye devam ediyorlar ve tekrardan moda olmaları için geçmesi gereken zamanı bekliyorlar.
Ergenekon soruşturmaları ve en son 12. si yaşanan o meşhur ‘Ergenekon Dalgaları’ bize siyasal şiddetin yeniden moda olduğunu gösteriyor. Siyasal şiddetin ne olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Siyasal şiddet ülkemizin 86 yıllık tarihinde ilk kez yaşanmıyor. Hükümetler değişti. Siyasi politikalar değişti. Ülkemizin öncelikleri değişti. Komşu ülkelerimizde yaşanan savaşlar nedeniyle Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemi arttı. Halkın maruz kaldığı siyasal şiddet değişmeden varlığını göstermeye devam etti. Dönem dönem kış uykusuna yattı, öldü sandık. Uyandı şaşırdık. Bir çok kişinin anlayamadığı, anlayanların anlatamadığı Ergenekon davası şu an için en son yaşadığımız örnek ama sonsuzluk tarafından bakınca son olmadığı ve ülkemizin gelecekte de henüz öngöremediği bir çok siyasal şiddet olayına maruz kalmaya devam edeceği gayet açık.
Peki nedir şiddet? Şiddet duygu veya davranış için aşırılık; karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma şeklinde tarif edilmektedir. Şiddete başvurmak; kaba kuvvet kullanmak, şiddet olayı ise çevreyi sindirmek için yaratılan olay veya girişilen hareket olarak ifadelendirilmektedir . Şiddetten dolayı ortaya çıkan insan kayıpları ve maddi kayıplar her dönemde insanların çok fazla canını yakmıştır. Ancak günümüzde şiddet meydana getirme olanakları, şiddet yaratma kapasitesi diğer dönemler ile karşılaştırılamayacak derecede artış göstermiştir. Bu durumda sürekli gelişen teknolojinin etkisi tartışılamayacak düzeydedir. Bütün bu Ergenekon tartışmaları, telefonları dinleyebilecek teknoloji gelişmemiş olsaydı, ne ile temellendirilecekti?
İnsanlık tarihinde deneme-yanılma yöntemi ile özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi düzeyine geliş toplumsal ve siyasal şiddetin en aza inmesi ile eşdeğerdir. Gerçek demokraside ülkeyi yönetenler yani devlet halka karşı hesap vermek durumundadırlar. Aksi takdirde demokrasinin, monarşiden ya da oligarşiden farkı kalmayacaktır.
İçinde bulunduğumuz durumu değerlendirdiğimizde şu anda yaşamakta olduğumuz siyasal şiddetin son olmadığını görüyoruz. Bununla birlikte demokratik bir ülkede yaşamanın ayrıcalığı ile demokrasinin bir gereği olarak ,toplumsal ve siyasal şiddetin giderek azalacağını ve an aza ineceğini umut ediyoruz. Unutmamak gerekir ki, şiddeti başlatan, yükselten, şiddette yön veren insan, istediği takdirde şiddeti azalatabilir, değiştirebilir, sonlandırabilir. Buna inanmamak kazanın doğuracağını mantıklı bulup, kazan öldüğünde itiraz etmeye benzer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder