Bir demiryolu işçisinin büyük bir dondurucuda, yanlışlıkla bir gece kilitli kalması sonucunda donarak öldüğünü anlatan bir hikaye vardır. Bu hikayenin ilginç olan kısmı aslında dondurucunun motorunun bozuk olması ve işçinin 18C sıcaklıkta donarak ölmesidir. İşçi dondurucunun içerisinde kapalı kaldığında, üşümeye başlamış ve donarak öleceğine inanmıştır. İşçinin inancı bu şekilde olmasaydı, işçinin 18 derecede donarak ölmesi mümkün değildi. İşçinin donarak öleceğine inanması, yani böyle bir kehaneti olması, donarak ölmesinin nedenidir. Bu yüzden işçinin 'donarak öleceğim' kehaneti kendini gerçekleştiren kehanet olmaktadır.
Bu hikaye bir çok kişiye inandırıcı gelmemektedir. Gerçekten böyle bir olay yaşanmış mıdır, bilinmez. Fakat, ölümle sonuçlanacak bir boyuta ulaşmasa da,günlük yaşantımız kendini gerçekleştiren kehanetlerle doludur. İlk defa girdiğimiz bir sınavda başarısız olacağımızı düşünüp sınavda başarılı olamamız,maaşımızın üstünde bir gelir elde edemeyeceğimize inanıp gelir seviyemizi yükseltemememiz, ilişkimizin kötü gideceğini düşünüp ilişkimizi bitirmemiz,patronumuzla anlaşamayacağımıza kanaat getirip işten ayrılmamız vb...
Bazen bu gibi davranışları geçmiş yaşantılardan geleceği yordayabilmek olarak adlandırabiliriz. 'Görünen köy kılavuz istemez'diye düşünüp, kehanetlerimizi mazur ve mantıklı gösterecek nedenler bulabiliriz. Kendimiz hakkında kehanetlerde bulunabileceğimiz gibi, çevremizdekiler de bizim hakkımızda kehanetlerde bulunabilir ve bunu bizimle paylaşabilir. Kimilerimiz bulunduğu bir kehanet kendini gerçekleştirince, 'ben demiştim', diyerek kendisini tatmin edebilir, 'ne kadar akıllıyım, ileri görüşlüyüm' gibi düşüncelere kapılıp, olan olumsuz durumdan kendisine sevinç payı bile çıkarabilir.
Peki ileri görüşlü olmak ile, kendini gerçekleştiren kehanetlerde bulunmak nasıl ayırt edilebilir?
Yaptığımızın ileriyi görmek yerine bir kehanette bulunmak olduğunu nasıl anlayabiliriz? İleri görüşlülük, geçmişte yaşanan olayları objektif bir şekilde değerlendirmek ve zamanın akışı içerisinde kuvvetle muhtemel karşılaşılacak durumları yordayabilmek ile mümkündür. Temelinde bilgi, kültür ve birikim vardır. İstatistiki ve matematiksel ölçümler, ileriyi yordamak için etkin faktörlerdendir. Atatürk'ün Ankara Bulvarı'nın genişliği için verdiği karar, ileri görüşlülüğe çok güzel bir örnek oluşturmaktadır.
Kendini gerçekleştiren kehanetlerde ise kişinin subjektif fikirleri göze çarpar. Temelinde, korkular, kaygılar, istekler ve olumlu ya da olumsuz motivasyonlar bulunmaktadır. Kişinin önyargıları bulunduğu kehanetlerde belirginleşir. Önyargıların her zaman hatalı olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur ancak olumsuz fikirlerin kişilerin güdülenmelerini negatif yönde etkilediği kanıtlanmıştır.
Bazı kişisel gelişim kitaplarında olduğu gibi başarılarımızın yüzde yüzünün kendi elimizde olduğunu iddia etmeyeceğim. Dış faktörlerin de hayatımız üzerinde etkisi olduğunu kabul etmekteyim. Hal böyle iken, işimizi daha da zorlaştırıp, olumsuz fikirlerimizle
amaç ve hedeflerimize ulaşma yolumuza kendi ellerimizle engeller koyduğumuz, ve bunun bir getirisi olmadığı kanısındayım.